Connect with us

Genel

Bana Çikolatanı Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) farklı makalelerle belirttiği üzere, yüksek kakao oranlı çikolata hem beyin hem de kalp damarları için birebir.

Yayınlanma zamanı

-

İnsanlar psikoloğa gitmek yerine, çikolata atölyelerine gelmeli. Nedenine gelince… Yıllardır çikolata atölyeleri sayesinde bir sürü insanla tanıştım ve şunu fark ettim; “En çok hangi çikolatayı seviyorsun?” sorusu terapi gibi… İnsanlar bu sorunun cevabını düşünürken bir yandan da içlerini döküyorlar. Gözlerinin önünden, o güne kadar yedikleri çikolatalar ve yaşadıkları anılar geçiyor. Cevapla beraber “çünkü”ler gelmeye başlıyor. “Ben beyaz çikolata seviyorum çünkü çocukken bayramlarda yediğim, dedemlerin salonundaki kristal şekerliğin içindeki beyaz çikolata kaplı badem ezmesinin tadını hiçbir şeyde bulamadım. O günleri çok özlüyorum.” ya da “Ben sütlüye bayılıyorum. Babam çocukken beni parka götürdüğünde, bazen sürpriz yapar ve sütlü çikolata alırdı. Çikolata yerken bir yandan da parkta oynardık.” veya “Bitter çikolata benim en sevdiğim çünkü eskiden annem profiterol yaptığında bitter çikolatalı kremasını beraber hazırlardık. Tadı hala damağımda.” Konu istediğiniz kadar uzayabilir.

İşinin ehli bir psikolog konuyu çikolata sayesinde istediği yere yönlendirebilir. Bana gelince, benim çikolatayla olan anılarımdan en eskisi ve en unutulmazı, ben çocukken babamın yurtdışından getirdiği çikolata kutularının içinden çıkan rengarenk ve ayrı ayrı tattaki çikolatalar. Daha da büyüleyici olanıysa, kutudaki çikolataları bitirdikten sonra, aynı kutunun altında bir kat çikolata daha olduğunu fark etmem. Bu nedenle benim için “çikolata” ve “sihir” daha o zamanlarda bir araya gelen ve ayrılmayan iki kelime oldular. Yine bu nedenle iyi bir çikolatanın; görüntüsüyle, tadıyla ve de hikâyesiyle insanı büyüleyen bir şey olması gerektiğine inanırım. Fotoğraflarda gördüğünüz çikolataları da bu motivasyonla hazırladım.

“En çok hangi çikolatayı seviyorsun?” sorusuna sizin vereceğiniz cevabı ve nedenini merak etmekle birlikte, şu ana kadar tanıştığım insanlardan aldığım cevapları istatistiğe dökersem, Türkiye’de sütlü çikolatanın açık ara önde gittiğini söyleyebilirim. Bununla ilgili olarak milletçe ortak bir hikaye paylaşıyor olmalıyız. Acaba bunun eskiden, bayramdan bayrama süpermarket raflarında beliren ve ilk olarak içindeki sütlü madlenlerin tükendiği, geride kalan bitter madlenlerin de çaresizlik anlarında birer ikişer ağıza atıldığı günlerle bir ilgisi olabilir mi? 

Geçenlerde katılmış olduğum bir “kahve günleri” organizasyonunda da durum böyleydi. Organizasyonda konuşma yapacağım topluluğa ikram ettiğim bitter, sütlü ve beyaz çikolataları tadanlar kendilerini en çok sütlü, daha sonra beyaz ve daha sonra da bitter çikolataya yakın hissettiklerini itiraf ettiler. Yakın hissetmek tabii ki çok önemli ama kendinize yakın hissettiğiniz şey acaba size gerçek yüzünü gösteriyor mu? Gerçekleri anlatmak için burdaysam eğer, size anlatmam gereken “acı gerçekler” olduğunu itiraf etmeliyim.

2000’lerin başında, henüz dünyadan bihaber bir ergenken her akşam televizyonun karşısında, yurt dışına taşınan ablamın özlemiyle tükettiğim beyaz çikolata barları ve sütlü çikolata tabletleri, bir ay içinde birkaç kilo birden almama ve vücudumdaki yağ oranının birden artmasına neden olmuştu. O zamanlar bitter çikolata ile pek aram yoktu. Bir anda aldığım kiloları vermek için ilk yaptığım şey çikolatayı kesmek ve ardından da spor yapmak olmuştu. Şimdi anlıyorum ki o günlerde beyaz ve sütlü yerine %70 ve üzeri kakao oranına sahip bitter çikolata tüketseydim, o kiloları almamış ve şu anda daha da sağlıklı kalp ve beyin damarlarına sahip olmuş olurdum. Evet, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) farklı makalelerle belirttiği üzere, yüksek kakao oranlı çikolata hem beyin hem de kalp damarları için birebir. Zararın neresinden dönersek kârdır. Nasıl başladı bilmiyorum ama yıllar içinde bitter çikolataya karşı her gün sağlamlaşan bir sevgi beslemeye başladım. Evet, ilk görüşte aşk değildi benimki ama karşıdakine şans verme ve onu tanımaya çalışma üzerine kuruluydu. Aynı deneyimi, çok sevdiğim çayı şekersiz içmeye çalışırken de yaşamıştım.

İlk başta yabancı hissettiğim tat, zamanla bana güzel ve çok daha lezzetli gelmeye başlamıştı. Fark ettim ki şekerli çayda da sütlü ve beyaz çikolatada da beni onlara bağlayan şey asıl tatlarından ziyade içlerindeki şekerdi. Şimdi çayı da çikolatayı da şekersiz tüketen biri olarak, çayın da kakaonun da tadına sonuna kadar varabiliyorum.

Bizi millet olarak yoldan çıkaranın şeker olduğunu söyleyerek, size çikolatanın nelerden yapıldığını anlatmak isterim. Çikolata temel olarak; kakao kitlesi, kakao yağı, süt (sütlü ve beyaz çikolatalarda) ve şekerden oluşuyor diye düşünebiliriz. Çikolatanın içindeki kakao kitlesi oranı arttıkça, çikolata daha da acı, yani bitter olur. Kakao oranıyla ters orantılı olarak da çikolatanın içindeki şeker ve yağ oranı düşer. Bu nedenle, örneğin %80 kakao oranı olan bitter çikolatanın içindeki şeker ve yağ, %40 kakao oranına sahip çikolataya göre çok daha azdır. Beyaz çikolata ise içinde en yoğun yağ ve şeker barındıran çikolata çeşididir. Hatta bazı çikolata şefleri, beyaz çikolataya çikolata bile demezler içindeki kakao oranı eser miktarda olduğu için. İşte tam da bu nedenlerden dolayı beyaz ve sütlü çikolatalar, şekeri sevenler tarafından çok sevilir; kremalı dokuları içlerindeki kakao yağından kaynaklanır ve leziz birer “kilo kaynağı”dırlar.

Türkiye’de kakao oranı yüksek çikolata bulmak mümkün mü? Evet, çeşit fazla olmasa da %70, %80 oranlarıbirkaç markada var. Ben size bir de %99’luk olanı tavsiye ederim.Gerçek kakao tadını almak ve minicik bir parça çikolata ile yoğun bir kakao tadı hissetmek istiyorsanız deneyin derim.

Şimdi yazının başına dönüp, kendinize daha yakın hissettiğiniz çikolata çeşidini tekrar düşünün. Eğer şekerli bir tat sevdiğinizi fark edip, gerçek yüzünü görmenize rağmen kendisinden hala vazgeçemiyorsanız o zaman siz bir çikolataseverden ziyade şekerseversiniz. Eğer sevdiğiniz şey kakao tadıysa kakao oranı yüksek çikolatalarla yolunuza devam edin. Eğer şekerli bir tat sevdiğinizi fark ettiyseniz ve buna bir son vermek gerektiğini düşünüyorsanız kendiniz içi  doğru bir adım attığınızı söyleyebilirim.

Bu gerçekleri bilmenize rağmen yine de sütlü ve beyaz çikolatadan vazgeçemiyor ve İlyas’la Cemşit arasında kalan Asya* misali kalbinizle mantığınız arasında kalıyorsanız, size bu çelişkiyi yıllar önce yaşamış biri olarak diyebilirim ki; fazla düşünmeyin ve kendiniz için doğru olanı yapın. Evet, tabii ki birazcık şekerden zarar gelmez. Fakat emin olun ki millet olarak paylaştığımız sütlü çikolata geçmişinden ve üstüne bir de şerbetli tatlı sevdamızdan dolayı, bünyemizde yeterince rafine şeker ve glukoz biriktirdik. Sanırım artık yıllardır kanımıza giren ve aklımızı çelen şekerden vazgeçip, bize çok daha iyi gelecek olan gerçek kakaoyu keşfetme vakti… Zaten kakaonun gerçek tadını alınca, şekere dönüp bakmayacaksınız.

Gerçek çikolatanın tadını çıkarmanız dileğiyle!

VİŞNELİ ÇİKOLATALI MUS

Yaz sıcağında hafif, şekersiz ve leziz bir çikolatalı tatlı yapmak isterseniz, bu tarife bir göz atın.

Malzemeler

200 gr krema 

120 gr %70-%80 bitter çikolata

Taze vişne (10-12 adet)

Vişne veya badem likörü

Hazırlanışı

• Soğuk kremayı tel çırpıcıyla yoğunlaşıp, kabarana kadar çırpın.

• Ben maride erittiğiniz ve oda sıcaklığında beklettiğiniz bitter çikolatanın içine kremayı üç aşamada ekleyin. (Çırpıcı yerine, plastik spatula kullanın ki içindeki hava kabarcıkları yok olmasın.) Her aşamada yavaşça karıştırın.

• Çekirdeklerini çıkarttığınız vişneleri küçük parçalara bölün ve kup bardağı şeklindeki bir kabın tabanına vişnelerin yarısını koyun. (İsteyenler vişneleri vişne veya badem liköründe 10-15 dakika bekletebilirler.)

• Vişnelerin üzerine krema-çikolata karışımını ekleyin. (Sıkma poşeti yardımıyla ekleyebilirsiniz.)

• Vişnelerin diğer yarısını da krema-çikolata karışımının üzerine ekleyin.

• Bardağı buzdolabında yarım saat bekletin. 

• Soğuk servis yapın. 

• Servis yapmadan hemen önce vişnelerin üzerine erimiş bitter çikolata ekleyebilirsiniz.

_Mutfak Magazin | Sayı 03 | Temmuz Ağustos 2016 | Gamze BAŞ

Tamamını Oku
Reklam

Genel

Online Gastronomi Eğitiminde Yeni Dönem Başlıyor

Türkiye’nin gastronomi alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşu Mutfak Dostları Derneği ile ilk online Türk Üniversitesi Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi işbirliğinde hayata geçirilen Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın ikincisi olan “Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı” Ocak ayında başlıyor.

Published

on

İçeriği Mutfak Dostları Derneği tarafından hazırlanan online programların ilki olan Temel Restaurant İşletmeciliği Sertifika Programı, Nisan-Haziran 2021 döneminde 30 saatlik bir müfredat ile gerçekleştirilmişti. 22 Ocak 2022’de başlayacak olan “Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı” ise genişletilen içeriği ile toplam 68 saatlik bir eğitim programı olarak kurgulandı. Daha önce olduğu gibi, sertifika programı kapsamında alanının en önde gelen uzmanları ve kanaat önderleri eğitmen olarak yer alıyor.  

Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı, mutfak ve mutfak kültürü derslerinin yanı sıra videolu mutfak eğitimleri ve sektör duayenlerinin başarı hikayelerini paylaşacakları seminerlerden oluşuyor.

Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı Kayıtları başladı

22 Ocak 2022’de başlayacak olan Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı kayıtları başladı.

Yiyecek içecek sektöründe işletmeci olarak çalışan veya çalışmak isteyen, cafe, restoran yatırımı yapmayı düşünen kişilere profesyonel beceriler kazandırmaya yönelik olarak tasarlanan online programın süresi toplam 17 hafta. Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı’nda; Deniz Temel, Dilara Koçak, Ebru Baybara Demir, Yunus Emre Akkor gibi alanının önde gelen isimleri eğitmen olarak yer alıyor. Program’da; Yer Seçimi ve Konsept, Fizibilite, İnsan Kaynakları, Menünün Oluşturulması İletişim ve Pazarlama, Dünya Gastronomisine Genel Bakış, Anadolu’nun Gastronomi Haritası, Topraktan Tabağa Çevre Dostu Yaklaşımlar, Mizanplas ve Temel Mutfak Teknikleri gibi dersler olacak.

Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı, teorik ve mutfak eğitimlerinin yanı sıra, sektör duayenlerinin kendi başarı hikayelerini paylaştıkları özel seminerlerle de öne çıkıyor. Söz konusu seminerler kapsamında  öğrenciler; Günaydın Restoranları Kurucusu Cüneyt Asan, Öztiryakiler Endüstriyel Mutfak Murahhas Üyesi Tahsin Öztiryaki, Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Güllü, Koçulu Peynircilik Yönetim Kurulu Başkanı ve Eko Müze Zavot’un kurucusu İlhan Koçulu, Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ve Caffe Vergnano Kurucu Ortağı Ülkü Kahraman’ın uzun yıllara dayanan sektör tecrübelerinden ve liderlik vizyonlarından faydalanma şansı yakalayacaklar.

STK- üniversite işbirliğinin en güzel örneklerinden birini ortaya koyduklarını söyleyen Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç “Dernek olarak amacımız her zaman sıradanlıktan uzak, kalıcı fayda sağlayan ve değer yaratan projelere imza atmak. Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi iş birliğinde hayata geçirdiğimiz Gastronomi ve Mutfak Kültürü Sertifika Programları’nın ilki büyük ilgi ile karşılandı ve başarı ile tamamlandı.  Eğitim programının ikinci aşamasını başlatıyor olmanın heyecanını yaşıyoruz. Derneğimiz çatısı altındaki gastronomi alanının kıymetli uzmanları tarafından oluşturulan eğitim programının ülkemizdeki gastronomi eğitimi çıtasının yükselmesine önemli katkılar sağlayacağına yürekten inanıyorum.” dedi.

Dijital dönüşüm çağının etkin bir aktörü olduklarını belirten Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Vekili Ali Eşkinat ise“Günümüzde mekandan bağımsız eğitimin ne denli büyük bir ihtiyaç olduğu tartışmasız bir gerçek. Özellikle profesyonel hayatın içinde bulunanlar için zaman yönetimi çok kıymetli. Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı ile yeme içme alanında profesyonel yetilerini geliştirmek isteyen kişilere, zamanı en verimli şekilde kullanmalarına da imkan tanıyarak çok iddialı bir eğitim içeriği sunuyoruz. Mutfak Dostları Derneği işbirliğinde hayata geçirdiğimiz sertifika programı teorik ve mutfak eğitimleri ile sınırlı değil. Katılımcılar, duayen isimlerin hayatın tam içinden tecrübelerini birebir dinleme imkanına da sahip oluyorlar.” dedi.

Restaurant İşletmeciliği ve Mutfak Kültürü Sertifika Programı başvuruları, Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesiweb sitesi üzerinden kabul edilecek.

Teorik Dersler

  1. Yer seçimi ve konsept                        
  2. Fizibilite                                                         
  3. Proje Dekorasyon                               
  4. Hukuki İşlemler                      
  5. Kurumsal Kimlik, Markalaşma 
  6. İnsan Kaynakları                                              
  7. Mönünün Oluşturulması                     
  8. Mutfak Projesi ve Ekipman Seçimi                   
  9. POS ve Mali Takip                                           

 Muhasebe Sistemi Kurulumu                          

  1. Şubeleşme, Bayilik, Lojistik, Operasyon El Kitabı
  2. Maliyetler ve Fiyatlandırma                            
  3. Mutfak Hijyeni & Kişisel Güvenlik                    
  4. Belli Başlı Mutfak Aileleri ve Trendler  
  5. Bar Organizasyonu, İçecek Hizmetleri  
  6. İletişim ve Pazarlama                                      

 Dijital İletişim Pazarlama                                 

  1. Satın Alma, Depolama
  2. Bakım, Onarım, Yenileme                                
  3. Servis gereçleri (salon-servis kısmı)                 
  4. Dünya Gastronomisine Genel Bakış, Gastronomi Kriterleri:
  5. Türk Gastronomi Tarihi                                   
  6. Anadolu’nun Gastronomi Haritası       
  7. İklim Dostu Sağlıklı Mutfak                              
  8. Topraktan Tabağa Çevre Dostu Yaklaşımlar      

Başarı Hikayeleri

  1. Cüneyt Asan
  2. İlhan Koçulu
  3. Mehmet Reis
  4. Nadir Güllü
  5. Tahsin Öztiryaki
  6. Ülkü Kahraman

Mutfak Eğitimleri (Video)

  1. Mutfağı Yerleştirme, Akış Planı, Ekipman                    
  2. Temel Pişirme Teknikleri                                                       
  3. Mizanplas ve Ön Hazırlıklar                                        
  4. Temel Mutfak Teknikleri (Kesme, Parçalama)              
  5. Temel Mutfak Teknikleri (Pişirmeler)                          
  6. Temel Mutfak Teknikleri (Tabak Sunumları) & ARGE    
  7. Saklama Teknikleri ve Zayi Yönetimi                           
  8. Ana Malzemeler (Et, Deniz, Sebze, Kumanya Erzak)

Temel Soslar ve Lezzetlendiriciler    

Tamamını Oku

Genel

3. ALTIN KAŞIK GASTRONOMİ ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

Türkiye’nin gastronomi alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşu Mutfak Dostları Derneği, 3.Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri’ni 10 Ocak 2022’de dört farklı kategoride sahipleri ile buluşturdu.

Published

on

Mutfak Dostları Derneği’nin 2019 yılında onur ödülü vererek başlattığı Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri, 2020 yılında sekiz dalda sahipleri ile buluşmuştu. Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid- 19 pandemisi sebebiyle gastronomi sektörünün olağanüstü bir dönemden geçtiğini göz önünde bulunduran dernek yönetim kurulu, 2020 ve 2021 yıllarına özel bir ödül formatı belirleyerek,  “Altın Kaşık Pandemi Dönemi Özel Ödülleri”ni dört farklı kategoride vermeye karar vermişti. Jumbo’nun katkılarıyla ve Four Seasons Hotel Bosphorus ev sahipliğinde 10 Ocak 2022’de gerçekleşen ödül töreninde Altın Kaşık Pandemi Dönemi Özel Ödülleri sahipleri ile buluştu.

Ödül kategorileri ve kazananlar şöyle:

  1. Pandemi Dönemi En İyi Sürdürülebilirlik Projesi – Metro Türkiye, Tabağında Ne Var?
  2. Pandemi Dönemi En İyi İnovasyon Projesi – Şişecam, V-Block Teknolojisi
  3. Pandemi Dönemi En İyi İş Modeli – Paket Mutfak
  4. Pandemi Dönemi İlham Verenler Özel Ödülü – Şef ve Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir

Pandemi Dönemi Özel Ödülleri

Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri, Türkiye’de gastronomi alanında bir sivil toplum kuruluşunun başlattığı ve organize ettiği ilk ödül programı olma niteliğini taşıyor. Tamamen objektif  kriterler ile işleyen ödül sistemi, normal şartlarda sekiz kategorinin her biri için ön jürinin önerilerinin ana jüri tarafından değerlendirilmesi yöntemine dayanıyor.  

Mutfak Dostları Derneği Başkanı Zeynep Kakınç Altın Kaşık Pandemi Dönemi Özel Ödülleri ile ilgili şunları söyledi: “Türk gastronomisine katkı sağlayan kişi ve kuruluşları ödüllendirmek, onları motive ederek gastronomi dünyamızın çıtasının yükseltilmesine destek olmak amacıyla oluşturduğumuz Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri’nin üçüncüsünü gerçekleştirmiş olmaktan dolayı son derece mutluyuz. Mart 2020 tarihinden itibaren hayatımızın her alanını etkileyen küresel pandemi sebebiyle sektör alışılmadık derecede zor bir dönemden geçti. Ödül programımız özelinde, bu olağanüstü durumu göz önüne alarak farklı bir format belirledik ve 2020-2021 yıllarına özel olarak Altın Kaşık Pandemi Dönemi Özel Ödülleri’ni oluşturduk. Pandemi koşulları birçok açıdan yıkıcı olsa da, değişimin hayatın her alnına sızması ve farklılaşan ihtiyaçlar inovasyon tohumlarının hızla yeşerdiği bir ortam oluşturdu. Öte yandan, dünyanın geleceğine dair endişeler artarken, sürdürülebilirlik bakış açısının toplumsal olarak hızla içselleştirilmeye başlandığını gözlemledik. En sıkıştığımız noktada yeni iş modelleri, hayranlık uyandıran inovatif ürünler ve projeler yeşerdi. Tüm bu düşüncelerden hareketle biz de, Altın Kaşık Pandemi Özel Ödülleri’ni olağanüstü zor şartlarda çalışmalarını başarıyla sürdüren, bize umut ve ilham veren kişi ve kuruluşlarla buluşturduk. İçinden geçmekte olduğumuz bu dönemde başarı hikayelerinin ön plana çıkarılmasının her zamankinden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Öyle sanıyorum ki sonuçlar bu kez, sadece kazananlara değil tüm sektöre moral ve motivasyon kaynağı olacaktır.

Tamamını Oku